Bu Hafta Vizyona Giren Filmler (30 Nisan 2010 Cuma)

Gönderen: sinesefil | Cuma, Nisan 30, 2010 0 yorum
When in Rome / Aşk Çeşmesi (2010)


Vizyon tarihi: 30 Nisan 2010

Oyuncular:
Kristen Bell (Beth Harper), Josh Duhamel (Nick Beamon), Danny DeVito, Jon Heder, Will Arnett, Dax Shepard, Anjelica Huston (Celeste), Alexis Dziena (Joan), Peggy Lipton, Luca Calvani (Umberto)

Ekip:
Mark Steven Johnson (Yönetmen), David Diamond (Senaryo), David Weissman (Senaryo), Gary Foster (Yapımcı), Andrew Panay (Yapımcı), Mark Steven Johnson (Yapımcı), John Bailey (Görüntü yönetmeni)

Konu:
İmkansızı hiç arzu ettiniz mi?
Aşk hayatında hayal kırıklığına uğrayan New Yorklu müze müdiresi Beth (Kristen Bell), ablasının düğününe katılmak için Roma’ya gittiğinde Aşk Çeşmesi’ndeki sihirli paraları küstahça bir tavırla toplayınca o paraları oraya atmış olan dört erkeğin çekim merkezine girer. Sosis tüccarı Al (Danny DeVito), sokak sihirbazı Lance (Jon Heder), sevgi dolu ressam Antonio (Will Arnett) ve kendini beğenmiş fotomodel Gale’dir (Dax Shepard) artık onun peşindedir.
Beth taliplerinden kurtulmaya çalışırken Nick adlı yakışıklı bir gazeteciyle (Josh Duhamel) tanışır. Ancak onun da diğerleriyle eşit heyecanla peşinden koştuğunu görünce aşkının gerçekliğinden bir türlü emin olamayacaktır.





Green Zone / Yeşil Bölge (2010)


Vizyon tarihi: 30 Nisan 2010

Oyuncular:
Matt Damon (Roy Miller), Jason Isaacs (Maj. Briggs), Greg Kinnear (Clark Poundstone), Brendan Gleeson, Amy Ryan (Lawrie Dayne), Michael O''Neill (Colonel Bethel), Khalid Abdalla (Freddy)

Ekip:
Paul Greengrass (Yönetmen), Brian Helgeland (Senaryo), Rajiv Chandrasekaran (Senaryo), John Powell (Müzik), Barry Ackroyd (Görüntü yönetmeni)

Konu:
Matt Damon ve yönetmen Paul Greengrass (The Bourne Supremacy, The Bourne Ultimatum, United 93) sürükleyici bir gerilim filmi olan “Green Zone”da yeniden bir araya geldi. Filmin hikâyesi, Irak savaşında kaosun hüküm sürdüğü, hiç kimsenin birbirine güvenmediği, alınan her kararın beklenmedik sonuçlara yol açabileceği ilk günlerde geçiyor.

2003 yılında ABD önderliğinde Bağdat’ın işgali sırasında, tebligat çavuşu Roy Miller (Damon) ve ordu müfettişlerinden oluşan ekibi, Irak çölünde depolandığından kuşkulanılan kitle imha silahlarını bulmak üzere görevlendirilir. Bubi tuzaklı bir bölgeden diğerine geçen askerler, ölümcül kimyevi maddelerin peşine düşerler. Ancak bunun yerine, görevlerinin amacını taban tabana değiştirecek bir örtbas olayı ile karşılaşırlar.

Farklı amaçları olan ajanlarca çevrilmiş olan Miller, yabancı topraklardaki gizli ve sahte istihbarat bilgilerinin ışığında, zorba bir rejimin yıkılmasına ya da istikrarsız bir bölgede savaşı tırmandıracak yanıtlara ulaşmak zorundadır. Bu hararetli ve tehlikeli yerde, en zor bulunan silahın, gerçeğin kendisi olduğunu keşfeder.





Legion / Kıyamet Melekleri (2010)


Vizyon tarihi: 30 Nisan 2010

Oyuncular:
Paul Bettany (Michael), Lucas Black (Jeep Hanson), Tyrese Gibson (Kyle Williams), Adrianne Palicki (Charlie), Charles S. Dutton (Percy Walker), Kevin Durand (Gabriel), Jon Tenney (Howard Anderson)

Ekip:
Scott Stewart (Yönetmen), Peter Schink (Senaryo), Scott Stewart (Senaryo), John Frizzell (Müzik), John Lindley (Görüntü yönetmeni)

Konu:
Yol üstü lokantasında garson Charlie, müşterilere servisi yapmaktadır. Televizyon yayını ve telefonlar kesilince, grup dış dünyayla irtibatını kaybeder. O sırada lokantaya gelen yaşlı bir kadın iğrenç şeyler söylemeye başlar. İnsanlıktan geriye kalan az sayıdaki kişi için dünya kâbusa dönüşmek üzeredir. Taze kurban arayışındaki çılgın katiller lokantaya gelirler.





Remember Me / Beni Unutma (2010)


Vizyon tarihi: 30 Nisan 2010

Oyuncular:
Caitlyn Rund (Alyssa Craig (11 yrs) (as Caitlyn Paige Rund)), Moisés Acevedo (Mugger), Noel Rodriguez (Mugger), Kevin P. McCarthy (Police Chief (as Kevin McCarthy)), Chris Cooper (Sgt. Neil Craig)

Ekip:
Allen Coulter (Yönetmen), Will Fetters (Senaryo), Marcelo Zarvos (Müzik), Jonathan Freeman (Görüntü yönetmeni)

Konu:
Allen Coulter’ın yönettiği ve Robert Pattinson, Emilie De Ravin, Chris Cooper ile Lena Olin’in oynadığı Beni Unutma (Remember Me) aşk, romantizm ile dramı iç içe geçiren bir yapım.





Bright Star / Parlak Yıldız (2009)


Vizyon tarihi: 30 Nisan 2010

Oyuncular:
Abby Cornish (Fanny Brawne), Ben Whishaw (John Keats), Paul Schneider (Charles Armitage Brown), Thomas Sangster (Samuel Brawne), Kerry Fox (Mrs. Brawne), Samuel Barnett (Joseph Severn)

Ekip:
Jane Campion (Yönetmen), Jane Campion (Senaryo)

Konu:
2005’te İstanbul Film Festivali’nin Altın Lale jürisinde yer alan Jane Campion''ın filmi "Parlak Yıldız" 2009 yılı Filmekimi’nin gala filmleri arasında da yer almıştı.
Yirmi beş yaşında ölen İngiliz şair John Keats''in Fanny Brawne''la olan aşkını anlatan "Parlak Yıldız"’ın başrollerde Tom Tykwer''in "Koku" ve Todd Haynes''in "I''m Not There" filmlerinde oynayan Ben Whishaw ve daha önce festivalde gösterilen Candy filminden hatırlayacağımız Abby Cornish var.





The White Ribbon / Beyaz Bant (2009)


Vizyon tarihi: 30 Nisan 2010

Oyuncular:
Christian Friedel (Lehrer), Leonie Benesch (Eva), Ulrich Tukur (Baron), Ursina Lardi (Marie-Louise, die Baronin), Michael Kranz (Hauslehrer), Burghart Klaußner (Pastor)

Ekip:
Michael Haneke (Yönetmen), Michael Haneke (Senaryo), Stefan Arndt (Yapımcı), Veit Heiduschka (Yapımcı), Michael Katz (Yapımcı), Christian Berger (Görüntü yönetmeni), Monika Willi (Kurgu)

Konu:
Huzursuz edici, zorlayıcı, ürpertici filmlerin uzlaşmaz yönetmeni Michael Haneke’nin son filmi "Beyaz Bant". Kamerasını Birinci Dünya Savaşı öncesinde Almanya’nın Protestan kuzeyinde bir köye çeviren Haneke bu kez sırlar, kötü niyet, entrika ve aile kavgalarıyla örülü Bergmanvari bir köy portresi çiziyor. Film 2009 yılında Cannes’da Altın Palmiye ve FIPRESCI Ödülleri’nin de sahibi oldu.




"Savaş ve Savaşanlar"

Savaş... Kimine göre "Savaşmanın kaçınılmaz olduğu bir ortamda barış ahmaklıktan ibarettir.", kimine göre ise "İnsan oğlunun yaptığı en gereksiz icat silahtır." Birisi bana "Savaş çok gerekli birşey mi?" diye sorsa kelimelerle anlatamam bunun gerekli olup olmadığını ama Dr. Strangelove filmini izlemesini tavsiye ederim.

II. Dünya Savaşı'ndan sonra Dünya'da iki yöne doğru kutuplaşma başlamıştır. Bir tarafta Rusya, diğer tarafta ise ABD'nin yer aldığı bu iki zıt kutup adeta sidik yarıştırırcasına çılgınca bir silahlanma yarışına girmişlerdir. Devlet bütçelerinin çok büyük bir kısmını askeri silahlanma teknolojisine harcamaktaydılar. Bu çılgınlığın en son noktası olarak da nükleer silahlanma aşaması vardır. Nükleer silahlanmanın ardından çıkabilecek bir III. Dünya Savaşı'nın etkileri ile ilgili ünlü fizikçi Albert Einstein'ın öngörüsü "III. Dünya Savaşı'nı bilmem ama IV. Dünya Savaşı taşlar ve sopalar ile yapılacak" şeklindedir. Bu da Nükleer silahlanmanın ne denli etkili, vahim sonuçlar doğurabileceğini göstermektedir.

Sınır ve yetkilerini aşmış Amerikalı bir general'in Rusya'ya karşı gizli bir kod ile gönderdiği nükleer saldırı emri ni verir. Bu gizli koddan Amerikan Başkanı'nın bile haberi olmamaktadır ve emrin geri alınması söz konusu olmayacak şekilde planlanmıştır. Geriye dönüş kodunu sadece tek bir kişi bilmektedir ki bu da emri veren General Ripper'dır. Duzenlenen bu saldırının duyulması sebebi ile Amerika'yı yöneten bir grup insan kırmızı alarma geçip "Savaş Odası" diye isimlendirdikleri bir yerde toplanmaktadırlar. İçeride Peter Sellers'ın canlandırdığı ABD Başkanı Merkin Muffley, George Scott ile hayat bulan General Turgidson, Rus Büyükelçi ve yine Peter Sellers tarafından canlandırılan Dr. Strangelove ile birlikte ülke yönetiminde söz sahibi bir kitle bulunuyor. Rus Büyükelçisi'nin saldırı emrini öğrenmesi ile birlikte bu saldırının gerçekleşmesinin ardından, Dünya'da var olan tüm yaşamı sonlandıracak bir nükleer silahın devreye gireceği haberini verir ve oda da bir panik havası oluşmaktadır. Sonuç olarak böyle bir bombanın patlaması sonrasında insan ırkının devamı için Dr. Strangelove'un birkaç yüzbin insanı yerin kilometrelerce altında yaşmasını önerir ve odadakiler bu fikir üzerinde yoğunlaşırlar.




Genel olarak savaş filmi görünümüne ve konusuna sahip olsa da uyguladığı kara mizah ile komedi alanında da oldukça başarılı bir yapımdır Dr. Strangelove. Belki de yönetmen Stanley Kubrick'in filmdeki göndermeleri tüm senaryonun önüne geçmiştir ki filmi aslında bu kadar iyi yapan da budur. Film boyunca bir çok absürtlükler ile karşılaşmaktayız. "Savaş Odası"nda Dünya'nın geleceği hakkında konuşmalar yapılırken sevgilisi ile telefonda görüşen General Turgidson ile aslında bu denli önemli görevlerde bulunan insanların ne denli lakayıt olduklarını anlatıyor Kubrick. Doğal kaynakların tamamını Rusların zehirlediğine inanan General Ripper'in hayatı boyunca sadece yağmur suyu içmesi ile paranoyak insanların büyük felaketlere yol açabileceğine işaret ediyor. General Ripper bu tezini de "İyi bir kominist iyi bir nedeni yoksa asla su içmez" tespiti ile savunmaktadır. Filmin başında General Ripper'ın saldırı emrini vermesi ile birlikte birliğin ortasında dikili olan "Peace is our profession" (Barış bizim işimizdir.) yazısıda kendi içinde büyük bir ironiyi barındırmaktadır. Filmde yine aynı tada sahip bir sahne vardır ki belkide filmdeki en meşhur repliklerden birisi olmuştur zamanla. Rus büyük elçisinin "Savaş Odası" nın fotoğrafını çekmeye çalışmasını farkeden Amerikalı General Turgidson ile kavgaya tutuşmalarının ardından ABD başkanından gelen "Gentlemen, you can't fight in here! this is the war room." (Beyler, burada kavga edemezsiniz, burası savaş odası.) cümle ile kara mizahın tavan yaptığı sahnelerden biridir.

Belkide filmde günümüze ışık tutacak, en önemli sahne Rus Askerin bozuk para almal için Coca Cola makinesine ateş etmesi esnasında gerçekleşir. Filmde savaş karşıtı olan Bölük Komutanı Lionel Mandrake ile Rus Asker arasındaki dialog şu şekilde sona ermektedir. "... Coca Cola şirketine açıklamayı sen yaparsın." Günümüzde de dünya ekonomik ve siyasi gelişmelerine büyük şirketlerin etkilerinden hemen hemen herkes haberdardır. Yönetmen Kubrick bunun gelecekte de bu şekilde olacağını ve silahlı askerlerin bile bu denli büyük bir ekonomik gücün karşısında tereddüt edeceğinin sinyalini vermektedir. B52 isimli uçağın komutanı saldırı öncesinde son konuşmasını yaparken "Hayatta Kalma Çanta"'sının içindekileri sayması Dünya'da ki tüm savaş ve kavgaların sebeplerini ve araçlarını de bir bir gözler önüne sermektedir. Listemiz şu şekildedir.

  • 45'lik bir adet silah ve mermisi.

  • 4 günlük yiyecek.

  • İlaç kutusu içinde morfin, vitamin hapları, ateş düşürücüler.

  • Uyku hapları, sakinleştiriciler.

  • Minyatür incil ve Rusça konuşma klavuzu.

  • 100$ tutarında Ruble, 100$ tutarında altın

  • Bir kutu prezervatif, 3 adet ruj ve 3 adet naylon çorap.

Dünya savaşlarının bir bölümü biriken silah stoklarını azaltmak için çıkarıldığına, yiyecek ihtiyacından dolayı insanların savaşabileceklerine, uyuşturucu, ilaç ihtiyacı ve ticareti için katliyamların yapılabildiğine, bunları yaparken din ve dil farklılıklarının bahane olarak gösterilebileceğini, para ve altın için insanların birbirine yapmayacağı kötülüğün, çirkinliğin bulunamayacağını, prezervatif ve ruj ile de bir kadını elde etme isteğinin bile savaşa sebebiyet verebileceğine göndermeler yapılmaktadır.




Filme ismini veren Dr. Strangelove çok fazla sahnede yer almasa da filmin konusu ve karakterin yapısı itibari ile gelişen olaylara tam uyum sağlamaktadır. Nazi Almanyası hayranı olan Dr. Strangelove tam bir savaş ve nükleer bomba hayranıdır. Öyle ki savaştan ve nükleer bombalardan bahsederken çok keyiflenmesi ve büyük zevk alması bu sebeptendir. Onun için kadınlar sadece türün devamı için var olan canlılardır. "Mahşer Günü Bomba"'sının patlamasının ardından yer altına kurulacak şehirlere kimlerin alınacağını şu şekilde belirlenebileceğini düşünmektedir.

Bu yerleştirme bir bilgisayar sayesinde kolayca halledilebilir. Bilgisayar gençlik, sağlık, zeka, üretkenlik ve gerekli ihtisasları öncelik alacak şekilde programlanabilir. Üst düzey hükümet ve ordu mensublarını dahil etmek yaşamsal önem taşır, gelenekleri ve önemli liderlik prensipleri vermek gerekir. Süratle üreyeceklerdir, zaten fazla yapacak birşey de olmayacaktır. “Bir erkeğe 10 kadın” oranıyla mevcut gayri resmi milli hasılaya 20 yıl içerisinde ulaşılabilinir.

Bu denli savaş ve bomba tutkunu bir bilim adamı uçaktan atılan nükleer bombaların patlaması ile birlikte tekerlekli sandalyeden kalkıp yürümeyi başarabilecektir. Bu da onun patlamalardan ve savaştan aldığı zevkin ne denli büyük olduğunun göstergesidir.




Filmde 3 karaktere birden canlandıran (ABD Devlet Başkanı Merkin Muffley, Bölük Komutanı Lionel Mandrake ve Dr. Strangelove) Peter Sellers'in mükemmel oyunculuğundan da bahsetmeden geçemeyeceğim. Öyle ki birbiri ile çok farklı 3 karakteri başarı ile oynuyor ve ben bu üç karakteride aynı kişinin oynadığını filmi izledikten sonra imdb'de film bilgilerini okurken farkediyorum. Özellikle Dr. Strangelove karakterinde sağ eli nazi selamı vermek isterken sol eli ile onu engellemeye çalışması, en sonunda sağ elinin boğazına sarılması sahneleri keyifle izlenecek başarıda oynamış. Zira ABD Başkanı'nın ne yapacağını bilmez, panik içindeki halini de oldukça güzel yansıtıyor ekrana.

Peter George’un Red Alert romanından uyarlanan filmin senaryosunu da yönetmen Stanley Kubrick yazmış. O dönemde bile bu denli cesur eleştirileri böyle ince bir uslupla beyazperdeye aktarmasından olsa gerek gelmiş geçmiş en iyi yönetmenlerden biri olarak gösterilmeyi sonuna kadar hakediyor. Film boyunca bir çok sahnede gülüyoruz fakat ağlanacak halimize mi orasını bilmiyorum.

Yazan: vidanjör

The Pacific 8. Bölüm (Iwo Jima) Promosu

Gönderen: sinesefil | Salı, Nisan 27, 2010 0 yorum

The Pacific'in 8. bölümü "Iwo Jima", 02 Mayıs Pazar günü yayınlanacak.


The Pacific 8. Bölüm Promosu:

Legend of the Seeker 2. Sezon 19. Bölüm (Extinction) Promosu

Gönderen: sinesefil | Salı, Nisan 27, 2010 0 yorum

Legend Of The Seeker 19. bölümü "Extinction" 01 Mayıs Cumartesi günü yayınlanacak.


Legend Of The Seeker S2xE19 Promosu:


Doctor Who 5. Sezon 5. Bölüm (Time of the Angels (2) ) Promosu

Gönderen: sinesefil | Salı, Nisan 27, 2010 0 yorum

Doctor Who'nun 5. Bölümü Time of the Angels (2) 01 Mayıs Cumartesi günü yayınlanacak.

Doctor Who S5xE05 Promosu:

Ghost Whisperer 5. Sezon 19. Bölüm (Lethal Combination) Promosu

Gönderen: sinesefil | Salı, Nisan 27, 2010 0 yorum

Ghost Whisperer’ın 19. bölümü " Lethal Combination", 30 Nisan Cuma günü yayınlanacak.


Ghost Whisperer S5xE19 Promosu:

Stephen King Filmleri

Gönderen: sinesefil | Pazar, Nisan 25, 2010 0 yorum
designed by HenrikJonsson

Stephen King kadar, kitapları sinema adına yağmalanmış bir başka yazar daha yoktur herhalde. Onun eşsiz hayalgücüyle tanışanlar bilir ki, yazarın okuyucularına sunduğu tek şey, mutlak gerilimdir. Durum böyle olunca da, bu verimli kaynağı beyazperdeye taşımak kaçınılmazdı. İşte sizlere King'in kitaplarından uyarlanmış filmlerin listesi...

Carrie (1976)



1976 yapımı "Carrie"nin başrollerinde Sissy Spacek ve Piper Laurie yer alıyordu. Film, olumsuz duyguların uzun süre bastırılmasının yaratabileceği yıkıcılık üzerine odaklanıyor, evde ruh hastası, aşırı Katolik annesinin, okulda ise onu tuhaf bulan duyarsız arkadaşlarının baskısı altında ezilen Carrie'nin acınası öyküsünü, etkileyici bir şiddet patlaması ile noktalıyordu. Filmin en önemli kozu ise Carrie'nin sahip olduğu telekinezi yeteneğiydi. Sissy Spacek'in müthiş oyunculuğu için bile izlemeye değer bir Stephen King uyarlaması.

The Shining (1980)



Amatör bir yazar olan Jack Torrance, roman yazmak için sakin bir ortama ihtiyaç duyduğundan, karısı Wendy ve oğlu Danny ile birlikte Colorado dağlarındaki Overlook Oteli'nin kış bekçiliğini üstlenir. Günler geçtikçe, telepatik güçlere sahip olan Danny, otelin "perili" olduğunu hissetmeye, babasının da hem hem kişisel problemleri, hem de otelin kötü güçlerinin etkisiyle deliliğe doğru sürüklendiğini farketmeye başlayacaktır. Kubrick'in başyapıtı olarak nitelendirilen The Shining, gelmiş geçmiş en başarılı korku filmlerinden biri olarak görülüyor. Muhteşem performansıyla kendine hayran bırakan Jack Nicholson'ı ise söylemeye bile gerek yok... Hâlâ izlemediyseniz, çok şey kaçırıyorsunuz demektir.

Creepshow (1982)



Zombi filmlerinin gediklisi George Romero ile korku yazınının usta ismi Stephen King, güçlerini, 1950'lerin Amerikan korku çizgi romanlarının lezzetini beyazperdeye taşımak için birleştirdi. E.C. Comics markası altında tüm bir jenerasyonu etkilemiş olan bu çizgi romanlar, aslında Tales from the Crypt isimli TV dizisine de temel oluşturmuştu.

Beş öyküden oluşan derleme, üzerine titrediği çizgi romanları, disiplin delisi babası tarafından çöpe atılan bir çocuğun koleksiyonundaki sayfalardan dışarı taşıyor.


Cujo (1983)



King'e göre, "düşük bütçeli bir roman" bu. Film de Lewis Teague yönetiminde ucuza çıktı. Finali gerilimli ama geri kalanı düz bir film. Romanın mutsuz sonuna hayran olanları da üzmüştü.

Şehrin dışında ıssız bir yerde oturmakta olan Vic ile Donna, çökmekte olan evliliklerini kurtarma çabası verirken, küçük oğulları Tad'de karabasan korkuları geçirmektedir. Vic, iş için şehir dışına gitmeden önce karısı Donna'ya bozulan arabalarını kasabanın dışındaki eski bir tamirciye götürmesini ister. Donna, oğlu Tad'i de alıp tamirciye gittiğinde kötü bir sürprizle karşılaşacaktır. Tamircinin 100 kiloluk bir St. Bernard olan Cujo adını verdikleri köpeği, bir yarasa tırmıklaması sonucu kuduz olmuş ve herkesi parçalamıştır. Donna ve Tad, bozulan arabalarının içinde bu ıssız yerde mahsur kalırlar. Dışarıda ise onları Cujo beklemektedir...

The Dead Zone (1983)



Cronenberg, King'le karşılaşınca... Johnny Smith (Christopher Walken), komadan uyanır ve medyumluk yetenekleri olduğunu fark eder. Ufak bir kasaba şerifine (Tom Skerritt) bir katili yakalamasında yardım eder. Güçlü performanslar ve bazı büyük korku dolu anlarla bezeli soğuk ve buruk bir film.

Christine (1983)



Okulun uyumsuzu Arnie (Keith Gordon), kırmızı 1950'lerden kalma bir Plymouth Fury'nin ya da yamulduğunda kendini düzeltebilen ve rock'n'roll dinlerken kurbanlarını ezmekten hoşlanan doğaüstü güçlerle donatılmış bir arabanın etkisi altında kalır.

Children of the Corn (1984)



Children Of The Corn, Stephen King'in 'The Night Shift' isimli kitabında yer alan, aynı adlı kısa hikayesinden sinemaya uyarlanmıştı. Maine'deki küçük bir kasabada bazı garip olaylar gerçekleşir. Kasabadaki çocuklar birer şeytana dönüşmüş ve önlerine çıkan herkesi, tüm yetişkinleri ve ebeveynlerini katletmeye başlar. Kasabaya gelmiş genç bir çift de kendilerini bu olayların içinde bulur. Mısır tarlalarındaki kötülük gittikçe büyümektedir.

Firestarter (1984)



Mc.Gee ve Vicky Tomlinson 1969 yılında gizli bir örgütün piyasaya sürmek istediği bir ilacın ilk denemelerine katılmışlardı. Bir yıl sonra evlendiler ve küçük kızları Charlie doğdu. Charlie üç yaşındayken, bakışlarıyla oyuncak ayıyı tutuşturdu. Charlie sekiz yaşına geldiğinde duygularını kontrol altına almayı öğrendi. Artık her zaman yangın çıkartıyordu. Ama gizli bir örgüt, bu 'büyük etkili, küçük silahı' kullanmayı planlıyordu.

Cat's Eye (1985)



Cujo'nun yönetmeni Lewis Teague ve Firestarter'ın genç yıldızı Drew Barrymore, King tarafından bizzat kaleme alınan ve Dino De Laurentiis tarafından arka çıkılan bu üç bölümlü filmde, 1980'lere özgü "King"in adının geçtiği her şeye "tamam" deme modasın'nın tipik örneğinde beraber çalışırlar. Açılış sahnesinde, bütün hikayelerde karşımıza çıkacak olan kahraman kedi, Cujo'daki köpekten ve Christine'deki otomobilden kaçarak korku-komedi karışımı bir tat tutturur. Creepshow'dan daha sade bir sanat yönetimine sahip olan filmin birazcık daha zeki, hicivli hikayeleri vardır: James Woods, bırakanlar AŞ. adlı öyküde, radikal bir sigara bırakma programına katılır, Çıta'da Robert Hays bir sadistle girdiği iddia nedeniyle yüksek bir otelin etrafında yürümek zorunda kalır ve Barrymore, General'de yatağın altındaki zalim bir trolden kurtarılır.

Silver Bullet (1985)



Tarker Mill; insanların aynı evde doğup, aynı evde öldüğü, barış ve huzur dolu bir kasabadır. Yöre halkı, iyi bir komşuluk içerisinde günlük işlerini yapmakta ve kilise için çalışmaktadır. Kasabada hemen hemen her gün aynı geçmektedir. Ancak bir gece aniden vahşi cinayetler işlenmeye başlar. Kasaba halkı bu cinayetleri sapık bir katilin işlediğini düşünmektedir. Ancak Marty adındaki bir genç, bu katilin bir insan değil, bir kurt adam olduğuna inanmaktadır. Marty ve kızkardeşi Jane, kasaba halkından kimin dolunayda kurt adama dönüştüğünü araştırmaya başlar.

Maximum Overdrive (1986)



"En iyi insanlar bile kötü bir film yapabilir." diye açıklıyordu King 1980'lerin ortasında yapılan bir röportajında; bunun doğruluğunu da bizzat yazarın kamera arkasındaki ilk ve son nöbeti olan Maximum Overdrive sayesinde kanıtlamış oldu. Kamyonlar adlı kısa öyküsüne dayanan film, King'in Christine ile girdiği ve daha yakın zamanda da Cell ile yeniden ziyaret ettiği, içine şeytan girmiş makinalar temasını işliyordu.

Stand By Me (1986)



The Body adlı kısa hikayeye ve az da olsa kendi çocukluğundaki bazı olaylara dayanan Stand By Me, King'in korku olmayan uyarlamaları arasında en tatmin edicisi olarak anılmaya devam ediyor. Bir grup çocuk, ormanda kaybolan ve öldüğü sanılan küçük bir çocuğun cesedini bulmak için yola koyuluyor, kasabanın daha büyük çocuklarından oluşan bir çete de onları takip etmeye başlıyordu. Kısa sürede aralarında cesedi önce kimin bulacağına dair, tehlikeli bir mücadele başlıyordu.

Creepshow 2 (1987)



Üç King hikayesi daha: İntikam peşindeki kızılderili bir puro dükkanı sahibi, gençleri yiyip yutan sümüğümsü bir canavar ve hayalet-insan karışımı olup insanlara vurup kaçan kaltak Lois Chiles.

The Running Man (1987)



Gelecekte Arnie, insanı kan revan içinde bırakan bir TV yarışmasına katılır. King'in Bachman mahlasıyla yazdığı romandan uyarlanan bu çalışma, günümüz TV'lerinin dibe vurmuş yarışmalarını müjdeliyordu.

Pet Sematary (1989)



King, ölmüş evcil hayvanları "hayata döndüren" bir mezarlığı ve yaslı bir ailenin ölen oğullarını aynı yolla geri getirme çabasına dair öyküsünü bizzat uyarladı. Yönetmen Mary Lambert'ti ve King senaryosunda hiçbir değişikliğe gidilmedi.

Graveyard Shift (1990)



King'in kısa hikayesinin bu uyarlamasında bir grup temizlikçi eski bir tekstil fabrikasının mahzeninde mutant sıçanların saldırısına uğrarlar. Vietnam gaziliğinden, haşere imhacılığına terfi eden birini oynayan Brad Dourif, gereğinden erken öldürülür ve oyuncu kadrosunun geri kalanı da King'e sadık kalmak için övgüye değer ama berbat bir girişimde bulunurlar.

Misery (1990)



Misery, King'in kendi kitapları arasında en sevdiklerinden biri olmaya devam ediyor: "Misery gerçekten iyi bir şeyler yaptığımı fark ettiğim bir yerde duruyordu," diye hatırlıyor King. "Yazı yazmak açısından ilk gerçek kitabım ve ben iyi olduğunu düşünüyorum. Film de harika. Kathy Bates'in mükemmel bir seçimdi." Burada King, Misery'nin ihtişamını belirtmiş oluyor. Anthony Perkins'in Norman Bates'inden bu yana hiçbir kurgusal canavar bu denli canlı bir şekilde beyazperdeye yansımamıştı.

Paul Sheldon kolay okunan popüler romanlar yazarıdır. Artık kariyerinde bir dönüm noktasında olduğunu düşünür, seri maceralarını yazdığı karakteri Misery Chastain'in öldürüp diziyi bitirir. Paul taşrada geçirdiği bir araba kazasından yaralı kurtulur.

Onu bulup evinde bakmaya başlayan Annie Wilkes, şans eseri Paul'un sadık okurlarından biridir ve kahramanı Misery Chastain'in de sıkı bir hayranıdır. Son kitabı okuyup Misery'nin ölümüyle şoke olan kadın öfkeye kapılır ve Paul'u ayağından feci şekilde yaralayarak onu yatağa hapseder. Hem bölge şerifi hem de menajeri umutsuzca Paul'ü ararken o, gardiyanı Annie'ye özel bir Misery macerası daha yazmak zorundadır.


Needful Things (1993)



Kitaptan bile iyi bir film. Max von Sydow, bir kasabada dükkan açar ve "eşek şakaları" karşılığında değerli nesneleri bedavaya dağıtır. Dost canlısı küçük kasaba da herkesin psikopata bağlamasıyla talan olur. Şerif Ed Harris başını kaşırken, Amanda Plummer, J.T. Walsh ve kasaba eşrafı, neşeyle çıldırırlar.

The Shawshank Redemption (1994)



Muhtemelen tüm King uyarlamaları arasında en fazla sevileni, Kuşku Mevsimi antolojisinde bir uzun hikaye olarak, Rita Hayworth And The Shawshank Redemption ismiyle ortaya çıktı.

Genç ve başarılı bir banker olan Andy Dufresne, karısını ve onun sevgilisini öldürmek suçundan ömür boyu hapse mahkum edilir ve Shawshank hapishanesine gönderilir. İşkence, tecavüz, dayak dahil her türlü kötü koşulun hüküm sürdüğü hapishane koşullarında, Andy'nin hayata bağlı ve her daim iyi bir şeyler bulma çabası içindeki hali, çevresindeki herkesi çok etkileyecektir. Bir süre sonra parmaklıkların arkasında bile özgür bir yaşam olabileceğine bütün mahkumları inandırır.

Bu mahkumlardan biri olan Red ve Andy, unutulmaz bir dostluk kurarak hapishaneyi bambaşka bir yer haline getirirler.


The Mangler (1995)



1972'de Cavalier dergisinde yayımlanmış olan eski bir kısa öyküye dayanan film, özellikle King'i ve Tobe Hooper'ı yeniden bir araya geitmesi bakımından bir hayal kırıklığı. "İçine ruh girmiş makina" teması burada pek ilgi çekmiyor; bu örnekte adı geçen çamaşır presi King'in sonraki "içine ruh girmiş araba" öyküsüyle benzerlik taşıyor.

Dolores Claiborne (1995)



ABD'nin Maine eyaletindeyiz. Taşrada yaşayan Dolores, 18 yıl önce kocasının esrarengiz bir şekilde ölümünden sorumlu tutulmuş ve gerçek açığa çıkmadan aklanmıştır. Bakıcılığını yaptığı bir kadının da ölümüyle Dolores şimdi bir kez daha, yıllar önce onu mahkum etmeyi başaramamış bir dedektifin pençesinde bulur kendisini.

Gerçekleri ortaya çıkarma gücü ise, yıllar önce gittiği büyük şehirden iyi bir muhabir olarak dönen kızı Selena'da vardır. Genç kadın, kendisini de ilgilendiren aile sırlarına dek uzanan bir esrar perdesini kaldırabilecek midir?


Thinner (1996)



King'in Richard Bachman romanlarından biri olan film, aşırı kilolu bir avukatı (Robert Burke) bir iskelete çeviren çingene lanetini anlatır. İyi bir koca ve sevgi dolu bir baba olan Billy Hallecek, Conneticut'da yaşamakta ve New York'da avukatlık yapmaktadır. Amerikan rüyasının keyfini çıkarmaktadır. Normalden yirmi beş kilo fazlası olan, otuz altı yaşında ve doktorunun sürekli hatırlattığı gibi kalp krizi riski altında olan biridir. Ama günün birinde güney Connecticut'da bir çingeneye çarpması sonucu Billy Hallecek'in tüm yaşamı değişir. Bölgesel mahkemede sevimli bir yargıç ve dost bir şerif tarafından aklanmasına karşın hakında daha karanlık ve daha kötü bir karar alınmıştır. Ölen çingenenin babası Billy'e büyü yapıp onu lanetler. Ondan sonra bu kilolu adam ne yerse yesin ani bir şekilde zayıflamaya başlayacaktır.

The Green Mile (1999)



Yönetmen koltuğunda yine King'in romanından uyarlama bir başyapıt olan The Shawshank Redemption filminin de yönetmenliğini yapmış Frank Darabont oturuyor. Film, yaşlı Paul Edgecomb'un arkadaşı Elanie Connelly' e, Cold Mountain Hapishanesi'nde gardiyan olduğu uzun yıllar boyunca yaşadıklarını anlatmasından oluşuyor.

Edgecomb, hikayesini anlatırken bir huzurevinde yaşamaktadır ve hapishanedeki görevinin üzerinden yıllar geçmiştir. Hapishanedeki hücrelerinden alınan idam mahkumlarının elektrikli sandalyenin bulunduğu ölüm odasına giderken yürüdükleri, bir millik yeşil yolda yaşananlara her defasında tanık olan Edgecomb, ömrü boyu unutamayacağı olaylara tanık olur.

Hearts in Atlantis (2001)



Misery gibi, bu da William Goldman tarafından uyarlandı, ama sonuç yıkım oldu. 1960'larda, 11 yaşındaki Anton Yelchin umudu kırılmış bekar annesiyle yaşar ve kendisine kitap okuyan yaşlıca komşularının (A. Hopkins) psişik etkisi altında kalır...

Dreamcatcher (2003)


Çocuk yaşlarda 4 arkadaş, hasta bir çocuğun hayatını kurtarır. Bu olayın ertesinde telepatik güçlere sahip olurlar. Başkalarının zihnini okuyabilme yeteneğine sahip olmuşlardır. Zamanla hepsi ayrı dünyalara dağılır, farklı işlerle uğraşmaya başlarlar. Fakat seyrek de olsa, av için biraraya gelmeyi ihmal etmezler. Buluşmalarından biri öncekilere hiç benzemeyecektir.

Karşılarına gizemli bir adam çıkar, bu sadece bir başlangıçtır. Bulundukları bölgenin gizli bir nedenden dolayı karantina altına alıdığını öğrenen adamlar, çocukluklarınla da bağlantılı şaşırtıcı bir gerçekle karşılaşırlar.


Secret Window (2004)



Yazar J. Depp, romanının kendinden çalındığını iddia eden ve bu uğurda insan öldürmekten çekinmeyen John Turturro tarafından köşeye sıkıştırılır. Hikaye artık kabak tadı veren "sürpriz son" yüzünden zayıftı. Depp ise King tarzı "bitik yazar" olarak müthişti.

Riding the Bullet (2004)



1969'da, Jonathan Jackson, Cadılar Bayramı'nı hasta annesiyle (B. Hershey) geçirmek için otostop yapar ve yol boyunca çeşitli hayalet ve tehlikelerle karşı karşıya gelir. Hayalet hikayeleriyle beraber hayatla ilgili dersler verilir.

1408 (2007)



Samuel L. Jackson açıkça uyarmışsa da, John Cusack lanetli otelleri konu alan bir rehber kitaba giriş yazmak için bir otele yerleşir ve şeytani yastık kokularıyla başlayıp, tufanlar ve cehennemle devam eden doğaüstü fenomenlerle boğuşur. Karanlık Öyküler adlı toplama kitaptaki aynı adlı kısa öyküye dayanıyor.

The Mist (2007)



Kuvvetli bir fırtına sonrası meydana gelen sis, tüm kasabayı kaplar. Bu yoğun siste ortaya çıkarak, insanları yiyerek beslenen yaratıkların varlığından haberdar olan insanlar, süpermarketin içinde kapana kısılırlar...

Bu tedirgin bekleyiş esnasında süpermarketin içindeki insanlar ikiye ayrılır, bazıları intikamcı bir tanrının bu yaratıklara hükmederek insanları kurban etmeyi emrettiğine inanırken, bazıları buna inanmaz.


Derleyen: Donnie Darko

Smallville 9. Sezon 19. Bölüm (Sacrifice) Promosu

Gönderen: sinesefil | Pazar, Nisan 25, 2010 0 yorum

Smallville'in 19. bölümü "Sacrifice", 30 Nisan Cuma günü yayınlanacak.


Smallville S9xE19 Promosu:


The Mentalist 2. Sezon 20. Bölüm (Red All Over) Promosu

Gönderen: sinesefil | Pazar, Nisan 25, 2010 0 yorum

The Mentalist'in 20. bölümü "Red All Over", 29 Nisan Perşembe günü yayınlanacak.


The Mentalist S2xE20 Promosu:


Fringe 2. Sezon 20. Bölüm (Brown Betty) Promosu

Gönderen: sinesefil | Pazar, Nisan 25, 2010 0 yorum

Fringe'in 20. bölümü "Brown Betty", 29 Nisan Perşembe günü yayınlanacak.


Fringe S2xE20 Promosu:


Supernatural 5. Sezon 20. Bölüm (The Devil You Know) Promosu

Gönderen: sinesefil | Pazar, Nisan 25, 2010 0 yorum

Supernatural'ın 20. bölümü "The Devil You Know", 29 Nisan Perşembe günü yayınlanacak.


Supernatural S5xE20 Promosu:



Grey's Anatomy'nin 20. bölümü "Hook, Line and Sinner", 29 Nisan Perşembe günü yayınlanacak.


Grey's Anatomy S6xE20 Promosu:


The Vampire Diaries 1. Sezon 20. Bölüm (Blood Brothers) Promosu

Gönderen: sinesefil | Pazar, Nisan 25, 2010 0 yorum

The Vampire Diaries'in 20. bölümü "Blood Brothers", 29 Nisan Perşembe günü yayınlanacak.


The Vampire Diaries S1xE20 Promosu:


sinesefil@twitter

sinesefil | copyright 2010
Sefiller diyarından duyurulur: Sitede yer alan tüm yazılı ve görsel zamazingolar el emeği, göz nuru, alın teridir.
İzinsiz kullanmaya kalkmayacağınızı biliyoruz, ola ki öyle bir densizlik ettiniz, sakın korkmayın;
peşinizden Reservoir Köpekleri'ni salacak ne hâlimiz var, ne de tâkatimiz.
Adı üstünde hepimiz bir avuç sefiliz. Şimdi uslu uslu oynayın bakalım. Öptük sizi kuzucuklar.