The Pacific (2010)

Gönderen: sinesefil | Cumartesi, Mayıs 15, 2010

"Hell was an ocean away..."

Tom Hanks ve Steven Spielberg’in 2. Dünya Savaşını konu alan işbirliklerinin ilki 1998 yapımı olan ve Tom Hanks’e en iyi erkek oyuncu dalında Oscar adaylığı ve filme 5 dalda oscar ödülü getiren Saving Private Ryan filmi idi. Bundan 3 yıl sonra ise filmle benzer atmosfer ve konuyu ekranlara taşıyan tarihçi ve biyografçı Stephen Ambrose un aynı adlı romanından uyarlanan HBO yapımı 10 bölümlük mini dizi Band of Brothers ekranlara geldi. Bu dizi o güne kadar çekilen en pahalı dizi olma rekorunun da sahibi oldu aynı zamanda. Bu işbirliğinin üçincü ürünü, ikinci dizisi olan The Pacific ile yönümüzü bu kez Pasifik Denizine çeviriyoruz ve 2. Dünya savaşının bambaşka, pek bilinmeyen ve daha önce öne çıkarılmamış bir yüzü gözler önüne seriliyor. Spielberg kendisiyle yapılan bir röpörtajda Band of Brothers dizisi yayınlandıktan sonra Pasifikte savaşan babası ve amcasının "Peki bizim hikayemizi ne zaman çekeceksin?" diye sorması üzerine Pasifik cephesinde savaşan askerleri onurlandırmak için bu diziyi yapmayı düşündüklerini anlatıyor.

Dizi temel olarak Pasifik cephesinde savaşmış 3 askerin gerçek hikâyelerini anlatıyor. Bu askerler, aynı andan savaşla ilgili anılarını kitaplaştırmış olan Robert Leckie ve Eugene Sledge ile savaşın büyük kahramanlarından biri olarak üne kavuşan çavuş John Basilone. Bu 3 karakterin dışında hayatlarına yer verilen isimler ise şunlar: Sidney Phillips, Lewis Burwell “Chesty” Puller, Bill Leyden, Rv Burgin, Jay De L’eau ve Andrew Haldone. Şimdi bu askerlerin hikâyelerine kısaca bir göz atalım.

John Basilone: 10 çocuklu İtalyan göçmeni bir ailenin 6. çocuğudur. Diğer askerlerin aksine mesleği askerlik olan karakterlerden biridir. Hayatını golf çantası taşıyıcılığı (caddy) yaparak kazanırken orduya yazıldıktan sonra Filipinler görev yapmış geri döndüğünde kamyon şoförlüğü yapmış fakat sivil hayata uyum sağlayamayacağını anlayınca 1940 orduya geri dönmüştür. 1942 yılı ekim ayında Guadalcanal savaşında gösterdiği başarıyla madalyayla ödüllendirmiş ve “savaşın yüzü” olması için ülkesine gönderilmiştir. Ülkesinde binlerce kişi tarafından büyük gösterilerle karşılanan Basilone bu şan ve şöhretten rahatsız olmuş, ordudan daha fazla ayrı kalamayarak 1945 yılında Iwo Jima savaşıyla tekrar orduya dönmüştür.

Robert Leckie: 1941 de orduya katılmış, Okinawa dışında bütün savaşlara katılmıştır. Peleliu’de yaralanarak tahliye edilmiştir. Savaşın ardından gazetecilik yapmış ve savaş anılarını 1957 de kitap haline getirmiştir. Amerikan savaş tarihi üzerine 40dan fazla kitabı vardır.

Eugene Sledge: Doktor olan babasının kalbinde “uğultu” olduğunu söylemesi ve orduya katılmasına izin vermemesi sonucu en yakın arkadaşı Sidney Phillips’den 1 yıl sonra 1942 yılında orduya katılabilmiştir. 60mm havancı olarak Peleliu ve Okinawa cephelerinde savaşmıştır. Diğer gazilerden farkı Sledge’in savaş sırasında tuttuğu notlardır. Bu notlar sonradan yazacağı kitabın temelini oluşturacaktır.

Sidney Phillips: Eugene Sledge'in en yakın arkadaşıdır. Tenaru, Guadalcanal ve Cape Gloucestercephelerinde Robert Leckie ile aynı tümende savaşmıştır. Savaşın halen yaşayan gazilerinden birisidir.

Lewis Burwell “Chesty” Puller: Rütbesi yarbaydır. Amerikan donanma tarihinin en çok madalya alan askeri ünvanına sahiptir. Haiti, Nikaragua, Pasifik’in birçok cephesi ve Kore de savaşmıştır.

Band of Brothers'ın iç içe geçmiş ve kenetlenmiş askerlerinin hikâyesinin aksine The Pacific’de 3 askerin ve çevresindekilerin ayrı ayrı hikâyeleri anlatılıyor. Bu savaşa değişik gözlerle bakmamızı ve askerlerin psikolojisini daha iyi anlamamızı sağlıyor.

Robert Leckie

Eugene Sledge

John Basilone

Sidney Phillips

Lewis Burwell “Chesty” Puller

Hikâyeyi Tom Hanks’in anlatımıyla seyrediyoruz. Her bölüm yaklaşık 5 dakika boyunca gazilerle yapılan röportajlar ve o yıllardan gerçek görüntüler eşliğinde başlıyor. Bu da gerçeklikle ilgili ciddi katkı sağlıyor.

Tom Hanks, Steven Spielberg, Sidney Phillips, Ashton Holmes (as Sidney Phillips)

Savaşı anlayabilmek için önce bölgenin haritasına bakmamız gerekiyor. Pasifik yaklaşık olarak 13 saat dilimini ve 170 milyon kilometrekarelik bir alanı kaplayan üzerinde binlerce ada olan bir denizin adı. Dizi bu kadar geniş bir coğrafyada geçtiğinden savaşı anlamak için savaşların yapıldığı bölgeleri belirten haritalara bakmakta fayda var. Üstelik o coğrafya askerlerin hiç bilmediği bir iklime ev sahipliği yapıyor. Günlerce süren yağmurlar, çamur, sıcak, nem, sıtma, sarıhumma ve daha birçok bulaşıcı hastalık. Üstelik savaştıkları “düşman” daha önce karşılaşmadıkları bir düşünce, anlayışla savaşıyor. Bushido/buşido felsefesi. Buşido, kelime anlamı olarak "Savaşçının Yolu" anlamına geliyor. Buşido felsefesinde korkunun yeri yoktur. Samuray, ölüm korkusunu yenmiş kişidir. Bu, dinginlik kazandırır ve efendiye sadakat sağlardı. Hayatını imparator için feda etmiş, teslim olmaktansa ölmeyi yeğleyen bir anlayıştır bu. Bu anlayış sayesindedir ki Amerikan gemilerine karşı kamikaze saldırıları yapabilmişlerdir. Amerikalılar bunu anlayamamışlardır, dizide bolca geçtiği üzere askerler birbirlerine Japonların niçin teslim olmadıklarını, ölmeyi seçtiklerini sormaktadırlar.


Japonyanın 6 ay gibi kısa bir sürede neredeyse tüm Pasifik bölgesinde hâkimiyeti ele geçirmesi üzerine Amerika öncelikli stratejisi olarak Japonları durdurma üzerine yoğunlaşıyor. Amerikalıların Japonların şifrelerini kırmasından sonra yaptıkları birkaç savaş ve engelledikleri birkaç baskından sonra (bu savaşlardan biri Midway savaşıdır. Amerika kırdığı şifreler ve elde ettiği istihbarat sayesinde savaşı kazanacağından o kadar emindir ki savaşı görüntülemesi için 4 Oscar ödüllü ünlü yönetmen John Forud'u savaş bölgesine gönderirler. 1942 tarihli "The Battle of Midway" isimli bu kısa propaganda filminin çekimi esnasında ünlü yönetmen yaralanacaktır.) Amerika Japonları durdurduğuna kanaat getirerek 7 Ağustos 1942 günü Solomon adalarının güneyinde bulunan ve Japonların Amerika ile Avustralya arasındaki bağlantıyı kesmek için havaalanı inşa etmeye çalıştığı, Amerikalı askerlerin adını dahi telaffuz edemediği, Guadalcanal’a çıkarma yapıyor. Dizimiz de bu çıkarmadan itibaren olayları anlatmaya başlıyor. Savaş bundan sonra General MacArthur’un önerisi üzerine ada atlama ismi verilen bir stratejiyle yapılıyor. Bu strateji özet olarak Japonlar tarafından tahkim edilen adaları pas geçerek ele geçirilmesi daha kolay adalara yönelme olarak açıklanabilir. Pasifik’in güneyinde başlayan dizi hikâye boyunca kuzeye doğru ilerleyerek Japon şehri Okinawa ve nihayetinde “ev”de bitiyor.

Dizi yaklaşık 200 milyon dolarlık maliyetiyle tarihin en pahalı mini dizisi unvanına sahip oldu. Savaş bölgelerinin düzenlenmesi, setlerin inşası, o döneme ait kıyafetler ve silahların hazırlanması, teknik ekibin ve figüranların zenginliği bu rakamın ortaya çıkmasına sebep oldu. Amerikalı ve Japon askerler tarafından kullanılan küçük ve büyük tüm silahlar büyük titizlikle ve çok zaman harcanarak araştırıldı ve bulundu.


Şimdi diziyle ilgili teknik ayrıntılara ve rakamlara bakalım.

  • Dizinin post prodüksiyonu 20 aydan uzun bir sürede tamamlandı.
  • Dizinin çekim ekibini de kapsayan teknik personel sayısı 800 civarındadır.
  • Çekim aşamasında 26.000 figüran kullanıldı.
  • Çekimler 9 ayda tamamlandı.
  • Dizi için 90dan fazla set inşa edildi.
  • Iwo Jima’nın siyah volkanik küllerini oluşturmak için 4.000 ton siyah cüruf ve 80 ton beyaz kum (siyaha boyanmak suretiyle) kullanıldı.
  • 3.000 deniz piyadesi üniforması hazırlandı.
  • 20.000 metrekare kumaş kullanıldı.
  • 6 yazar ve 6 yönetmen görev aldı.

Pasifik savaşıyla ilgili filmleri de ilgilileri için belirtelim.

  • Sands of Iwo Jima (1949)
  • Tora! Tora! Tora! (1970)
  • Windtalkers (2002)
  • Letters from Iwo Jima (2006)
  • Flags of Our Fathers (2006)

Her ne kadar görsel olarak etkileyici olsa da hikaye olarak Band of Brothers'ın gölgesinde kalan, genel olarak izleyicileri hayal kırıklığına uğratan bir dizi olmuş. Ayrıca Robert Leckie'nin kitabında veya hatıratında olmamasına rağmen Yunanlı senaristlerin marifetiyle savaşla alakasız biçimde araya sıkıştırılan ve oldukça tartışma yaratan İzmir hadisesi de ister istemez kalplerimizi yaralıyor. Dizinin Amerikan milliyetçiliği yaptığı, sırf Amerikalıların kahramanlığını anlattığı iddia edilse bile, ki diziyi Amerikalılar yaptığından bu gayet normal karşılanmalı, kim veya hangi milletten olursa olsun binlerce kişinin öldüğü bir savaştan sağ çıkmak başlı başına bir kahramanlık ve mühim bir olaydır.

IMDB

Yazan: courtes

0 Response to "The Pacific (2010)"

Yorum Gönder

sinesefil@twitter

sinesefil | copyright 2010
Sefiller diyarından duyurulur: Sitede yer alan tüm yazılı ve görsel zamazingolar el emeği, göz nuru, alın teridir.
İzinsiz kullanmaya kalkmayacağınızı biliyoruz, ola ki öyle bir densizlik ettiniz, sakın korkmayın;
peşinizden Reservoir Köpekleri'ni salacak ne hâlimiz var, ne de tâkatimiz.
Adı üstünde hepimiz bir avuç sefiliz. Şimdi uslu uslu oynayın bakalım. Öptük sizi kuzucuklar.