The A-Team (2010)

Gönderen: sinesefil | Pazartesi, Ağustos 23, 2010

I love it when a plan comes together!

Vietnam Savaşı’nın son günlerinde Hanoi Bankası’nı soymak için General Morrison tarafından görevlendiren A Takımı, bu görev için ayrılmalarından hemen sonra generalin karargâhının bombalanması nedeniyle soygunu emir altında gerçekleştirdiklerini kanıtlayamayarak hapse girer. İlk fırsatta hapisten kaçan kahramanlarımız, 10 yılı aşkın bir süre boyunca ordudan kaçarak paralı asker olarak çalışır. The A Team işte bu maceraların anlatıldığı, çocukluğumuzun efsane dizilerindendi.

Diziden uyarlanarak çekilen bu yeni film zamana da uyarlanmış, yani hikâye Vietnam değil Körfez Savaşı zamanında geçiyor. Kahramanlarımız bu kez sahte Amerikan doları basımında kullanılacak para kalıplarını Saddam’ın adamlarının elinden çalıyorlar.
CIA ajanı Lynch (Dizide Lynch karakteri, ilk sezonda kahramanlarımızın peşinde olan Albay’dı) tarafından teklif edilen bu göreve General Morrison’ın gizli emriyle gidiyorlar ama Morrison öldürülüp kalıplar ortadan kaybolunca askeri mahkeme tarafından hapse gönderiliyorlar.


Dizinin her bölümünde olduğu gibi, filmde de bol bol aksiyon, patlama, çatışma sahnesi yer alıyor. Vurulan uçaktan paraşütlere bağlı tankla atlamak gibi çılgın sahneler de var. Tank uçar mı hiç bu ne saçma şey demeyin, The A Team uçuk kaçık bir diziydi, arabalar 10 takla atar, içindekiler emekleyerek dışarı çıkar, üstlerini silkeler, koşmaya devam ederdi, çizgi filmvariydi bazı şeyler, bu yüzden bu filmde olanlar da The A-Team için aşırı değil. Çekimler, sahneler gayet göz doldurucu.

Dizi, hep bir kavga ve çatışma olsa da kimsenin ölmemesiyle meşhurdu. Öyle ki 5 sezon boyunca sadece 2 kişi öldü.. Filmde buna istinaden B.A.i hapse girdikten sonra şiddet karşıtı olan bir karakter yapmak pek olmamış. Hannibal ve diğerlerinin onu bundan vazgeçirmeye çalışıp, birilerini öldürmesi için yönlendirmeye çabalaması da olmamış. Her şey bittikten sonra ortak bir karar alarak bundan sonra kimseyi öldüremeyeceğiz deseler A Takımı’nın ruhuna daha uygun bir davranış olurdu.


Filmin diziyle çelişen en büyük yönü, liderin Hannibal olduğu vurgulansa da hikâyenin daha çok Face karakteri üzerine kurulmuş olması. Peşlerine düşen Yüzbaşı Sosa Face’in eski sevgilisi, masumiyetlerini kanıtlamak için Lynch’i tuzağa düşürme plânı Face’e ait, filmin son cümlesini Hannibal’ın repliğini ödünç alarak yine Face söylüyor.

Dizideyse her şey Hannibal’dan sorulurdu. George Peppard hayatta olsa ve bu filmde rol alsa eminim bu senaryonun her yerini karalayıp replikleri değiştirirdi. Aslında eski A Team’de de senaristler Face karakterini daha baskın ve atılgan olarak yazmak istemişler ama George Peppard tüm senaryolar üzerinde oynayarak bütün etkili replikleri kendine çevirmiş. Bu yüzden Face karakteri çoğunlukla, Hannibal’ın plânları hakkında sızlanan, gerekmedikçe kavgaya karışmak istemeyen, keyfine düşkün bir Kazanova olarak kalmış.
Belki de yapımcı Stephen J. Cannel o zamanlar Peppard yüzünden yapamadıklarını bu filmde gerçekleştirmek istemiştir.

Karakterleri orijinal ve yeni hallerine bir göz atarak kıyaslarsak :

Albay John “Hannibal” Smith


Orijinal Hannibal, yani The A Team’in lideri Albay’ı George Peppard canlandırırdı. Puroyu elinden hiç düşürmeyen Hannibal, her durumda çılgın plânlar yapardı. Plânlar beklendiği gibi yürümeyerek başlarını sık sık belaya soksa da yine de sonuçta işe yarardı ve başarıyla sonuçlanan her plân sonrasında “I love it when a plan comes together” diyerek o meşhur kahkahasını atardı.

Filmde Liam Neeson’ın canlandırdığı yeni Hannibal biraz fazla ciddi; pek espri yapmıyor, gülmüyor, biraz sevimsiz bir Hannibal bu. Bizim bildiğimiz Hannibal olsa, filmin başında Tuco’nun elinden kurtulduktan sonra yolda giderken Face’i azarlamak yerine önce bu anın tadını çıkarır, bir keyif purosu yakardı. “Yüzünü gördün mü”, “müthişti” gibi kelimeleri Face’ten değil ondan duyardık.
Liam Neeson başarılı ancak gözler biraz daha kaçık, biraz daha sempatik bir Hannibal arıyor.

Teğmen Templeton “Faceman” Peck


Orijinal Face, Dirk Benedict’in canlandırdığı, yetimhanede büyümüş, yakışıklı, kadınlara düşkün, dolandırıcılıkta, kilitli her şeyi açmakta üzerine rakip tanımayan, gülümsemesi ve konuşmasıyla herkesi etkileyip istediğini elde edebilen, uçaktan helikoptere, çöp kamyonundan traktöre kadar Hannibal’ın çılgın plânları için gereken her şeyi bu sayede kolayca temin edebilen bir karakterdi.

Filmdeki Face’i Bradley Cooper canlandırıyor. Yakışıklı, kadınlara düşkün, biraz çılgın ve tıpkı orijinal Face gibi gereken her şeyi mucizevi şekilde temin edebilen bir karakter olduğunu Murdock’ı kaçırdıktan sonra bir helikopter ve şilep ayarlamasından anlıyoruz. Bradley Cooper başarılı bir oyunculuk sergiliyor.

Yüzbaşı “Howling Mad” Murdock


Orijinal Murdock, Dwight Schultz’ın canlandırdığı çılgın pilottu. V.A. Akıl Hastanesi’nde kalan Murdock görevler için Face’in çevirdiği numaralarla hastaneden kaçar, sık sık hayali arkadaşlarıyla konuşur (özellikle hayali köpeği Billy ile) çılgınca davranışlarıyla B.A.i deli ederdi.

Akıllı deli Murdock rolünü filmde Sharlto Copley canlandırıyor. Eskisi gibi uçuk kaçık ama bana eskisi kadar doğal gelmedi. Sharlto Copley’nin fiziği biraz Dwight Schultz’u andırıyor, bu yüzden bu filme seçilmiş olabilir belki bilmiyorum ama hareketlerini de ona benzetmek için kendini biraz fazla zorlamış sanki. Ama diziyi iyi bilmeyenler için oyunculuk ve tipleme gayet başarılı.

Çavuş Bosco 'B.A.' Baracus


Mr. T’nin canlandırdığı orijinal B.A.sert mizacıyla bilinen bir mekanik dahisiydi. Dizide çoğu bölümde bir depoya kapatılan kahramanlarımız, B.A.’in depodaki malzemeleri kullanarak yaptığı araçlar ya da silahlarla kurtulurdu. Boynunda kilolarca altın kolyeyle dolaşan bu dev adam sert mizacının altında çocuklara düşkün yufka bir yüreğe sahipti, favori içkisi süttü ve uçmaktan korkardı. Kırmızı çizgili siyah GMC vanına ise tek kelimeyle aşıktı.

Filmde B.A.i Quinton 'Rampage' Jackson canlandırıyor. Yeni B.A. in altın kolyeleri yok ama eskisi gibi o da vanına aşık. Ne yazık ki filmin başında van telef oluyor. Filmde uçuş korkusuna Murdock’ın sebep olduğunu görüyoruz. Dizide bundan bahsedilmese de sebebin Murdock olması gayet mantıklı. Oyunculuk başarılı, tipleme de öyle, gözlerim Mr. T’yi aramadı hiç.



Sonuç itibariyle eksikleri olmasına rağmen hiç beklemediğim kadar başarılı bir uyarlama olmuş. Ancak yapımcıların eski fanları filme çekmek için Dirk Benedict ve Dwight Schultz’un cameo olarak rol alacağını açıklaması ama bu cameo performansların filmin sonundaki tüm yazılar bittikten sonra sadece birkaç saniyelik sahnelerden ibaret olması biraz üçkağıt ve dizinin sevenlerine saygısızlık olmuş.

Bunun dışında, son yıllarda sık sık rastladığımız uyarlama facialarından biri olacağını düşündüğüm film önyargılarımı boşa çıkardı. Özellikle 80’li yılların çocuklarına tavsiye ederim.

IMDB

Yazan: Pınar Batum

0 Response to "The A-Team (2010)"

Yorum Gönder

sinesefil@twitter

sinesefil | copyright 2010
Sefiller diyarından duyurulur: Sitede yer alan tüm yazılı ve görsel zamazingolar el emeği, göz nuru, alın teridir.
İzinsiz kullanmaya kalkmayacağınızı biliyoruz, ola ki öyle bir densizlik ettiniz, sakın korkmayın;
peşinizden Reservoir Köpekleri'ni salacak ne hâlimiz var, ne de tâkatimiz.
Adı üstünde hepimiz bir avuç sefiliz. Şimdi uslu uslu oynayın bakalım. Öptük sizi kuzucuklar.